Ne kadar Güvendeyiz?
| Aralık 28, 2012 |
Kendinizi korumak için ne yapabilirsiniz? Eğer amaç çok değerli bir ödül ele geçirmekse -diyelim ki ödül sizin kredi kartınızsa – o zaman belki de gerekli olan şey, mecazî olarak, yalnızca daha güçlü bir kasa ve daha iyi silahlanmış bekçilerdir. Öyle değil mi? Ama aslında bir kişinin gizli bilgilerine ulaşmak, pek çok insanın korunması ve sınırlandırılması için bir neden görmediği, son derece masum, günlük ve önemsiz görünen bir bilgiyi ya da bir belgeyi elde etmesiyle başlar.
Bir gün bir lokantada Hınzır Uyanık ve arkadaşı Halis Güvenir birlikte oturuyorlardı. Sohbet sırasında son günlerde manşetlerden düşmeyen dolandırıcılık haberlerinden söz açılınca; Hınzır, kredi kartı bilgilerini telefon numarası gibi sağa sola verdiği için arkadaşı Halis’e kızdı.
“Bir şey alırken tabi ki kart bilgilerini vereceksin. Ama kart bilgilerini, onu kayıtlarında tutan bir mağazaya vermek; bu çok aptalca.” dedi.
“Bunu yaptığım tek yer Güven Film Kiralama” dedi Halis, aynı film kiralama mağazaları zincirinin adını vererek. “Ama fazla para çekişi var mı diye her ay kredi kartı ekstremi kontrol ediyorum.”
“Elbette anlardın” dedi Hınzır, “ama kart bilgilerini onlara bir kere verdin mi, o bilgileri birinin çalması içten bile değil.”
“Kötü niyetli bir çalışan gibi mi?”
“Hayır, herhangi biri; sadece çalışanlar değil.”
“Saçmalıyorsun” dedi Halis.
“Şimdi onları arayıp, bana senin kredi kart bilgilerini vermelerini sağlayabilirim” diye hemen atıldı Hınzır.
“Hayır, bunu yapamazsın” dedi Halis.
“Beş dakika içinde yapabilirim, hem de tam burada, karşında, masayı hiç terk etmeden.”
Halis gözlerini kısmış ona bakıyordu. Kendinden emin olup da bunu göstermek istemeyen birinin havası vardı. “Sen ne söylediğinin farkında değilsin” diyerek güldü ve cüzdanını çıkarıp içinden çıkardığı bir elli liralık parayı masaya koydu ve “Eğer söylediğini yapabilirsen, şu senin.” dedi.
“Paranı istemiyorum.” dedi Hınzır.
Cep telefonunu çıkardı, Halis’in hangi mağazayı kullandığını sordu ve oranın telefon numarasının yanı sıra o bölge yakınlarındaki diğer mağazanın telefonunu da öğrenmek amacıyla Bilinmeyen Numaralar’ı aradı. Sonra yakınlardaki mağazayı aradı. Bir sinema dergisinden aradığını belirtti. Bir süre samimi bir ses tonuyla dergi hakkında bilgi verdikten sonra eğer isterlerse mağaza müdürün adını ve mağaza kodunu vererek bu derginin ilk sayısını ücretsiz edinebileceklerini söyleyerek, müdürün adını ve mağaza kodunu öğrendi.
İlk etabı tamamlayan Hınzır Uyanık, ikinci etap olarak internette sosyal ağlarda bir süre gezinerek Halis’in hakkında anne adı, baba adı, doğum tarihi gibi önemsiz gibi gözüken birçok bilgiyi elde etti.
Halis’in müşterisi olduğu mağazayı aradı, diğer mağazanın müdürünün adını kendi adıymış gibi kullanıp, az önce elde ettiği mağaza kodunu da vererek, herkesin bildiği yönetici ayağına yatma numarasını çekti. Ve aynı oyunu yaptı. “Bilgisayarlarınız düzgün çalışıyor mu? Bizimkiler gidip geliyor.” Karşı tarafın yanıtını dinledi ve sonra, “Sizin müşterilerden biri buradan bir video kiralamak istiyor ama bizim bilgisayarlar şu anda çökmüş durumdalar. Müşteri numarasına bakıp mağazanızın müşterisi olup olmadığını kontrol etmenizi rica edebilir miyim?” diye sordu. Hınzır karşı tarafa arkadaşının adını, doğum tarihini, anne ve baba adını vererek karşı tarafa güveni sağladı. Ardından adresi, telefon numarasını ve müşteri numarasının verildiği tarihi de okumasını istedi. Sonra da, “Burada bekleyen bir yığın müşterim var. Kredi kartı numarası ve son kullanma tarihi nedir?” diye sordu. Hınzır bir eliyle cep telefonunu kulağında tutarken diğer eliyle peçetenin üzerine numarayı ve tarihi yazdı. Konuşmayı bitirirken peçeteyi Halis’in önüne doğru itti. Halis ise ağzı açık bakakalmıştı. Zavallı adam tamamen şok olmuştu; sanki tüm emniyet hissi bir darbede yıkılıp gitmişti.
Yorumlar
Cevapla